* Taze nanenin (Cacığın üzerine zeytin yağı gezdirip taze nane ile süslemek. Sade haliyle dalından bir çimdik alıp çiğnemek ve nefes tazelemek)
* Mandalina bahçemdeki yegane ceviz ağacının geniiişş kolları arasına asılı salıncağa enlemesine kurulup, öğle sıcağında serin serin kestirmenin (O ceviz ağacının altı öyle bir yer ki, dünya ile bağlantısı yoktur. o gölgeye adımını attın mı dünya dışında bir yere gitmiş gibi olursun. Rüzgar estikçe yapraklarının hışırtısı ve etrafta ötüşen kuşların cıvıltısı nasıl bir büyü oluşturur öyle tarif edemem.)
* Yedigün Mojo’nun buz gibi soğutulmuş Orman Meyveli’sinin
* Kışın tarçınlı kurabiye ve sıcak şarabın
* Plaja yağan karın ve plajdaki iskeleden, uçsuz bucaksız gri gök yüzünü ve göremediğim ufuk çizgisini, denize düşen beyaz kar tanelerini, yer yer tipinin arasında uçuşan martı silüetlerini ve izlemenin (Geçen kış Burhaniye/Ören plajında öyle bir manzara ile karşılaştım. Pazar günü sabah kalktığımda kar yağmaya başlamıştı. İki saatte sokaklar bembeyaz olmuştu. Hemen kuzenle hızlıca kahvaltı yapıp attık kendimiz plaja. Plaja vardığımızda kumların üzerindeki kar ayak bileğime geliyordu. Yaklaşık olarak 7-8 saat plajda takıldık. Genelde tipi vardı ama şişe şişe şarap errittiğimiz için tipi işlemedi o gün. Ancak bir ara kot pantolonumun donduğunu farkettim ve hemen yakındaki arkadaşların barına girdik. Isındıktan sonra tekrar attık kendimizi plaja. )